top of page

BANKALAR İLE İMZALANAN KREDİ SÖZLEŞMESİ NEDENİYLE TAHSİL EDİLEN BEDELLERİN İADESİ



1. Yerleşik İçtihat!

  • Davacı eldeki dava ile davalı banka ile imzaladığı kredi sözleşmesi nedeniyle kendisinden farklı isimler altında tahsil edilen bedellerin iadesini istemekte olup, dairemizin yerleşik içtihatlarında da vurgulandığı üzere, davalı banka tacir olup, yaptığı masrafları tüketiciden isteme hakkı bulunduğu anlaşılmakta ise de, somut uyuşmazlığın tüketici hukukundan kaynaklandığı da gözetildiğinde, bankanın ancak davaya konu kredinin verilmesi için zorunlu, makul ve belgeli dosya masraflarını tüketiciden isteyebileceğinin kabulü gerekir.(Y. 13. HD., E. 2016/18575, K. 2016/2082.)

Yukarıda yer verilen yerleşik içtihat metninden hareketle, krediye bağlı kesintiler yönünden incelenmesi gereken bu kesintinin kredinin kullandırılması açısından zorunlu, makul ve belgeli olmasıdır. Bu kapsamda krediye bağlı olarak yapılan sigortalar tüketicilerin sıklıkla karşılaştığı kesinti türlerindendir.


2. Sigorta kapsamına alınmanın tüketicinin de yararına olduğu kabulü hakimdir!

  • Hemen belirtmek gerekir ki, bankaların kredi borçlusuna sigorta yaptırmasındaki asıl amacının, kredi borcunu teminat altına almak olduğu ve sigorta nedeni ile kredi borçlusunun belli bir prim ödeme borcu altına girdiği anlaşılmakla birlikte, sigorta kapsamına alınmasında kredi borçlusu tüketicilerin de bir menfaatinin olduğu açıktır. Sözleşme kapsamında tahsil edilen 142,88 TL ve 190,63 TL'lik sigorta primine ilişkin kaydın haksız şart niteliğinde olduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır. Hal böyle olunca mahkemece, davacıdan poliçe karşılığı tahsil edilen 142,88 TL ve 190, 63 TL’lik sigorta primine yönelik talebin reddine karar verilmesi gerekirken...(Y. 13. HD., E. 2016/18575, K. 2016/2082.)

Ancak bu belirleme kredi kullanımından kaynaklanan bütün sigorta primi kesintilerine yönelik taleplerin reddini gerektirmeyecektir. “Zorunlu, makul ve belgeli” kriterini gözden kaçırmamak gerekir.


3. İspat yükü bankadadır!

  • Davacı eldeki dava ile kendisinden hukuka aykırı olarak kredi sözleşmesi kapsamında yapılan kesintilerini iadesini istemiştir. Bankaların kredi borçlusuna sigorta yaptırmasındaki asıl amacının, kredi borcunu teminat altına almak olduğu ve sigorta nedeni ile kredi borçlusunun belli bir prim ödeme borcu altına girdiği ve sigorta kapsamına alınmasında kredi borçlusu tüketicilerin de bir menfaatinin olduğu açık ise de sigorta bedeline ilişkin sadece dekont ibrazı yeterli olmayıp poliçenin de davalı banka tarafından mahkemeye ibrazı gerekmektedir. Dairemizin yerleşik kararlarında vurgulandığı üzere bu tür davalarda ispat yükü bankaya ait olup davalı banka sadece kredinin verilmesi için zorunlu ve belgeli olan masrafları tüketiciden isteyebilir. Aksi halde belgesi ibraz edilmeyen masrafların tüketiciden istenebileceğine ilişkin kayıtlar haksız şart teşkil etmektedir.(Y. 13. HD., E. 2016/9855, K. 2016/13752.)


4. Toplanması ve değerlendirilmesi gereken deliller:

  • Dairemizin yerleşik içtihatlarında da vurgulandığı üzere tacir olan bankanın, yaptığı masrafları tüketiciden isteme hakkı bulunduğu anlaşılmakta ise de, somut uyuşmazlığın tüketici hukukundan kaynaklandığı da gözetildiğinde, bankanın ancak davaya konu kredinin verilmesi için zorunlu, makul ve belgeli dosya masraflarını tüketiciden isteyebileceğinin kabulü gerekir. Mahkemece, kredi sözleşmesi kapsamında davacıdan tahsil edilen hayat sigortası ve konut sigortası primlerinin iade talebinin haksız olduğu gerekçesiyle bu kısım yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, davalı bankanın kredi borçlusuna hayat sigortası ve konut sigortası ile sigorta yaptırmasındaki asıl amacının, kredi borcunu teminat altına almak olduğu ve anılan sigorta ile kredi borçlusunun belli bir prim ödeme borcu altına girdiği anlaşılmakla birlikte, sigortası kapsamına alınmasında davacı sigortalının da bir menfaatinin olduğu açıktır. Ne var ki, taraflardan sözleşme kapsamında davacıdan tahsil edilen sigorta primleri varsa buna ilişkin belge (poliçe) dosyaya getirtilmeden yazılı şekilde karar verilmiştir. Oysaki, eksik incelemeye dayalı olarak hükmün tesisi mümkün değildir. O halde mahkemece, öncelikle uyuşmazlığa konu kredi sözleşmesine ait hesap özeti, varsa sigorta poliçesi ile birlikte taraflardan tüm delilleri ve karşı delilleri sorulup alınmalı ve gerektiğinde bilirkişi raporu da alınarak yapılan kesintiler konusunda tüm şüpheler giderilmeli, bundan sonra açıklanan hususlarla birlikte sonucuna göre bir hüküm tesis edilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. (Y. 13. HD.,E. 2015/34987, K. 2016 / 1386.)


  • Taraflardan sözleşme kapsamında davacıdan tahsil edilen sigorta primleri varsa buna ilişkin belge (poliçe) ile davaya konu kredi sözleşmesine esas ve davacıdan yapılan tüm kesintileri gösterecek hesap özetinin dosyaya getirtilmeden karar verilmiştir. Oysaki, eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi mümkün değildir. O halde mahkemece, öncelikle uyuşmazlığa konu kredi sözleşmesine ait hesap özeti, varsa sigorta poliçesi ile birlikte taraflardan tüm delilleri ve karşı delilleri sorulup alınmalı ve gerektiğinde bilirkişi raporu da alınarak ve dava tarihinden sonra yapılan kesintilerin davaya konu edilemeyeceği de gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.(Y. 13. HD., E. 2015/17694, K. 2016 / 1376.)


  • Ayrıca, dosya içinde sigorta poliçesi bulunmadığından kesinti yapılan sigorta masrafının da davacıya iade edilmesi gerekir.( Y. 13. HD., E.2015/40530, K.2016/7984.)


5. Bu nitelikteki davalar belirsiz alacak davası olarak açılamaz.

  • Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda dosya kapsamına göre, dava konusu miktarın davacı yan tarafından bilinmekte olduğu, bu durumda belirsiz alacak davası açılmasında davacının hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir. (Y. 11. HD., E.2019/2061, K. 2020/955.)


Bankadan çekilen tüketici kredisi kredi ile tüketicinin bilgi ve onayı dışında ekspertiz ücreti, ekspertiz komisyon masrafı, kredi kullandırım komisyonu masrafı, tüketici kredisi kullandırım ücretleri, yeniden finansman kredisi kredi tahsis ücreti, yeniden finansman kredisi dosya ücreti, ipotek fek ücreti, ipotek fek ücreti komisyon masrafı kesintisi yapıldığı ve bu konuda tüketicinin aydınlatılmadığına ilişkin iade talepleri belirsiz alacak davası olarak açılamaz.


6. Manevi tazminata da hükmedilemez.

  • Davacı eldeki dava ile davalının yapmış olduğu işlemler nedeniyle uğradığı zararlarının tazmini istemiş, mahkemece, davanın maddi tazminat yönünden reddine, manevi tazminat yönünden kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; Türk Borçlar Kanunu'nun 58. maddesi uyarınca, manevi tazminata hükmedilebilmesi için kişilik hakkının hukuka aykırı bir şekilde zarara uğraması gerekir. Kişilik haklarının zarar görmediği hallerde, eylem hukuka aykırı olsa dahi manevi tazminata hükmedilmesi olanaklı değildir. Somut olayda, davacının kişilik haklarının zarar gördüğü kabul edilemez. Mahkemece, manevi tazminat koşullarının bulunmadığı dikkate alınarak manevi tazminat isteminin bütünüyle reddi gerekirken, yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.(Y. 13. HD., E. 2016/3722, K.2018/9862.)


7. Aradan uzunca bir süre geçtikten sonra istemde bulunulması hakkın kötüye kullanımı niteliğindedir.

  • Taraflar arasındaki sözleşme 29.05.2008 düzenlenmiş olup, o tarihte davacı 10 yıl süre ile ferdi kaza sigortalısı olarak 3.759,00 TL. ödemiş ve 6 yıl süre ile bu sigortalılığa devam etmiş, böylece yapılan ferdi kaza sigortasına rıza göstermiştir. Aradan bu kadar süre geçtikten sonra talepte bulunulması hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Hal böyle olunca bu kalem yönünden isteğin reddine karar verilmesi gerekirken bu isteğin de kabul edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, BOZMA nedenidir.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2017/686, Karar No: 2018/1426.)


8. Bu tip sözleşmelerde genel işlem koşulları nasıl değerlendirilmelidir?

  • Mahkemece, TBK'nın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra verilen kredi sözleşmelerinden önce her bir sözleşme yönünden ön bilgilendirme formu ile bilgilendirilip bilgilendirilmediği değerlendirilerek, yukarda açıklanan 6098 sayılı TBK'nın m. 20 vd.'daki genel işlem koşullarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına dair ilkeler doğrultusunda sözleşmenin genel işlem koşulu denetimine tabi tutulması ve sözleşme hükmünün bu nitelikte olduğunun tespiti halinde, bu hükmün yazılmamış veya kesin hükümsüz sayılması ile ortaya çıkacak boşluğun gerektiğinde miktar ve tahsis tarihi itibariyle emsal krediler için alınan masraf, komisyon ve ücretlerin diğer bankalardan sorularak davacıdan talep edilebilecek ortalama miktar bu hususta mevcut bilirkişi heyetinden ek rapor veya yeni bir heyetten rapor alınarak, alınan masraflar konusunda 5411 sayılı Bankacılık Kanunu 144. maddesinin vermiş olduğu yetkiye istinaden, Bakanlar Kurulunun 16.10.2006 tarih ve 2006/11188 sayılı kararına istinaden Merkez Bankasının çıkarmış olduğu 09.12.2006 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 2006/1 sayılı tebliğin 4. maddesi hükmü de dikkate alınmak suretiyle belirlenerek doldurulması, varsa davacıdan kesilen fazla masrafların iadesine karar verilmesi gerekirken, mahkemece eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak yazılı gerekçeyle hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.(Y. 11. HD., E. 2016/13461, K. 2018/4893.)


İlgilere faydalı olması dileği ile…


Av. Nermin Şeyda Toprak

Toprak Hukuk ve Danışmanlık Ofisi

8 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page